Logo dediğimde zihninizde hemen markalar dünyasının ikonik resimleri canlanıyor değil mi?
Yani logo kavramı sanki modern dünyaya aitmiş gibi hissediyoruz. Ancak logo sizin düşündüğünüz kadar modern dünyaya ait bir kavram değil. Çünkü insanlar, yüzlerce hatta binlerce yıldır amblemler ve imza işaretler kullanarak kendilerini tanımlıyor ve farklılaştırmaya çalışıyorlar.
Dünyaca ünlü markalar logolarına neden çok büyük bütçeler ayırıyor?
Kendimizi içinde bulunduğumuz topluma tanıtmak ve farklılıklarımızı keşfedip toplumda yer edinmeye çalışma alışkanlığımız bize atalarımızdan miras kaldı. Tabii ki bu alışkanlığımızın dünyanın değişmesiyle birlikte insani ihtiyaçtan çok kurumsal bir gereksinime dönüştüğü bir gerçek.
Peki, dünyaca ünlü markalar logolarına neden çok büyük bütçeler ayırıyor? Aslında bu sorunun cevabı basit: Logo, bir markanın yıllar boyu sürecek hikâyesindeki en önemli rollerden birine sahiptir.
Geçtiğimiz günlerde Clubhouse’ta, “Türklerin neden dünyaca ünlü markası yok?” başlıklı keyifli bir sektörel sohbete katıldım. Konuşmada iletişim hocaları, Türkiye’den umudunu kesip Avrupa’ya gitmiş reklamcılar, bu topraklarda hâlâ umut olduğunu savunan reklamcılar ve benim gibi binlerce iletişim gönüllüsü vardı.
2 saatlik sohbetten çıkardığım sonuç ne mi oldu? Sonuçtan önce şunu belirtmek isterim; Ben bu ülkede iletişim ve reklama verilen değerin olması gerekenden çok aşağı seviyede olduğunu düşünenlerdenim. Katıldığım sohbetteki reklamcılar da bu ve buna benzer birkaç sebepten dolayı Türkiye’den yakın zamanda dünyaca ünlü markanın çıkmasının pek mümkün olamayacağını savundular.
Aslında biz reklamcıların böyle düşünmesinin sebebini yaşanan olumsuz müşteri deneyimleri olarak tanımlayabiliriz. Bu ülkede marka oluşturan insanların çoğunluğu logo, marka/ürün ismi, reklam ve PR konularına büyük bütçeler ve geniş zamanlar ayırmanın gerekli olmadığını düşünüyorlar.
İşim gereği çeşitli sektörlerdeki iş insanlarıyla bir araya gelip sohbet etme şansı yakalıyorum. Konu bir şekilde reklam ihtiyacına geldiğinde insanların hemen defansa geçip bütçelerini en güçlü kalkanlarla koruma altına almalarını mantığım hiçbir şekilde kabul etmiyor.
Biz o logoyu 100 liraya da yaptırırız.
Yanlış anlaşılmak istemem, insanların bütçelerini verimli şekilde kullanmalarını istemeleri çok normal ama “biz o logoyu 100 liraya da yaptırırız” demek, bana göre ben gelecekte kurumsal dinamiklerimle var olmak istemiyorum demekle aynı şey. Çünkü toplum tarafından kabul edilmesini istediğiniz markanızın logosu için “aslında o kadar büyük bütçeler ayırmamıza gerek yok” dediğinizde markanıza ve işinize verdiğiniz değeri temsil ediyorsunuz. “Benim markam 100 liralık logoyu hak ediyor.” Bunu söyleyemeyen iş insanları aslında bunun gereksiz olduğunu savunup kendilerini kandırmaya devam ediyorlar.
Ben yeni kuşak iş insanlarından umutluyum ve ülkemizdeki reklam ve marka algısını değiştireceklerini düşünüyorum. Çünkü görsel kalitenin markalara kesinlikle ayrıcalık kazandırdığı güncel iletişim dünyasında, Türk markalarının da gelecekte dünya pazarında önemli sorumluluklar üsteneceklerine inanıyorum.
Bu arada internette kısa bir araştırma yaparak, 100 liradan daha uygun fiyatlara da markanıza logolar yaptırabilirsiniz. :)
Not: Yatırım tavsiyesi değildir.
Comments